3 Şubat 2011 Perşembe

Herkese Demokrasi, Bize Kelek !

Hepimizce malum olduğu gibi Mısırda bir halk devrimi devam etmektedir.


Son iki gündür yaşanan olaylar sırasında sayın başbakanımızın, amerikan başkanlarına özenip, dünya polisliğine soyunarak Hüsnü Mübarek'e yol gösterici söylemleri gündeme oturduğu sıralarda, söylediği bir sözün kendisinin demokrasi anlayışının bir göstergesi olduğunu ortaya koyduğunu düşünüyor olmalı.


Hatta kendisi Tunus ve Mısırda yaşanan olaylar hakkında bir grup toplantısında aynı düşüncesini vurgulamak için şunları söylemiş :


"Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, Tunus ve Mısır'daki gelişmelere değindi.


AK Parti'nin her zaman hak ve özgürlüklerden yana olduğunu ifade eden Erdoğan, sadece Türkiye'de değil, dünyanın neresinde olursa olsun hiçbir zulme sessiz kalmalarının mümkün olmadığını kaydetti. Bu konudaki görüşlerini sesli ya da özlü olarak mutlaka dile getirdiklerini, gerekli yerlerle gerekli ilgileri de zamanında kurduklarını anlatan Erdoğan, AK Parti'nin her zaman ileri demokrasiye taraf olduğunu, kurulduğu günden itibaren halkın tercihlerinin ve taleplerinin her şeyin üzerinde olduğuna inandığını, her zeminde en güçlü şekilde bunu savunduklarını söyledi."


Bu konuşmayı dinleyen biri bu konuşma sonrasında AKP ve başbakanımızın şu ilkelere sahip olduğunu düşünecektir :

  • Hak ve Özgürlüklerin Üstünlüğüne İnanır.
  • Ezilenlerin Yanında Olur
  • Demokrasinin Temel İlkelerine Saygılıdır.
  • İleri Demokrasi Hedefidir

Kendisinin konuşmasından alınan 2 cümlelik hitabında ortaya çıkan ilkeler bunlar. Ne güzel değil mi ? İlerici demokratik, hatta ileri demokratik, özgürlüklerin bekçisi ezilenin yanında bir başbakanımız ve hükumetimiz var.


Ama nedense bu ilkelere uyulduğunu bir türlü göremiyoruz.


Daha bugün DİSK, KESK, TMMOB, TTB’nin düzenlediği Torba Yasa Tasarısı Protesto girişimine daha hafta başında Ankara Valiliği tarafınca yapılan açıklamada bu eylemi “yasa dışı” ilan ederek, Meclis çevresinde herhangi bir eylemin yapılmasına izin verilmeyeceğini ve eylem yapılması konusunda ısrar edildiği takdirde emniyet kuvvetlerinin eylemcilere engel olacağını, yaşanan tüm olaylardan eylemi organize edenlerin sorumlu tutulacağını açıklayarak eylemi engellemeye çalıştı.


Eylemciler bugün saat 11:00 sularında kurtuluş parkına ulaşarak yürüyüşlerine başladılar. Başladılar ama ilerleyemediler. Polis; Ziya Gökalp caddesinde tüm sokağı ve çevre cadde ve sokakları tamamen kapatan barikatlarıyla önce 20.000 kişilik grubu durdurdu ve sonrasında tazyikli su ve biber gazıyla müdahaleye başladı.


Sonrasında gelişen olaylar artık protesto kapsamından çıktı ve orada olma mücadelesine dönüştü. Yoğun gaz ve -4 derecede soğukta maruz kalınan tazyikli su karşısında adım adım gerileyen protestocular, polis tarafından hem personel ile, hem de "Toma" tabir edilen toplumsal olaylara müdahale araçlarınında müdahalesiyle resmen alandan süpürülmüş ve dağıtılmışlardır.


Şimdi başbakanımızın grup konuşmasında sahip olduklarını vurguladığı demokrasi hatta ileri demokrasi anlayışına inanacak olursak bugün Ankara'da gerçekleştirilmeye çalışılan demokratik bir eylemi bastıranlar "Hüsnü Mübarek Rejimi" ve polisleri midir ?


Ezilenin yanında olan AKP neden ? Bu gün Kurtuluşta, Kızılay'da resmen ezilen, darp edilen sendika temsilcilerimizin yanında olmamıştır ?


Hak ve özgürlüklerin yanında olduğunu iddia eden başbakanımız neden emekçinin hak ve özgürlüklerini yok sayıyor ? Neden vatandaşını potansiyel suçlu, potansiyel terörist olarak görüyor ?


Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu milletin kanıyla canıyla kurduğu ve bugüne kadar koruduğu meclis neden millete kapatılıyor ?


Çünkü grup toplantılarında Arap halklarına teslim ettikleri demokratik hakları, kendi vatandaşlarına tanıyacak olurlarsa; sekiz yıldır ezilen yok sayılan bu halk sesini yükseltecek, AKP'nin ilkelerini unuttuğunu, tek amacının cebini doldurmaktan öteye geçmeyen bir yönetime sahip olduklarını, yürütme ve yasmadan sonra yargıyı da ele geçirmek üzere oldukları gerçeğini bunun farkında olmayanlara duyurabileceklerininin farkındalar.


Çünkü millet Türklüğünü sorgulayan, her vesile ile onu ayırıştıran, her yeni yasa ile ötekileştiren Neo Osmanlı mantığını reddediyor.


Çünkü millet yalnızca kendi yakın çevresine iş, ihale, fırsat ve imkan tanıyan AKP zihniyetinin halkı açlığa, işsizliğe, yoksulluğa ve biat kültürüne itmeye çalıştığını bunun AKP çıkarlarına hizmet ettiğini görebiliyor.


Çünkü millet kanıyla, canıyla kurduğu Cumhuriyetin, padişahlık sistemine doğru sürüklendiğinin farkına varabiliyor.


İşte bu nedenle başbakan ve partisi, Tunus ve Mısır halkına zulmedenlere demokrasi ve hatta ileri demokrasi dersi verirken kendi halkına zulmü reva görüyor.


İşte şimdi tam da bu gün Hüsnü Mübarek tüm dünya ya "Birileri bize demokrasi dersi vereceğine gidip o dersi kendisi alsın." demelidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder