17 Ocak 2011 Pazartesi

Ağzından Köpükler Saçar Vaziyette, Millete Sövmek Adet Oldu Galiba

Yazarlarımız durmadan millete saldırıp duruyorlar bir kaç gündür. Sebep ? Sebep son günlerde vatandaşın her fırsat bulduğunda sesini yükseltiyor olması ! Ki bu kervana bugün Mustafa Karaalioğlu da katılmış gibi görünüyor.

Star gazetesinde yayımladığı bu gün ki yazısında oda başbakanı destekleyenler kervanını katılmış, ama hemde ne katılma işte yazısı "Yaşam Tarzı Öylemi ?" ...

Sözlerine şöyle başlamış sayın Karaalioğlu :

"Kendilerini hararetli yaşam tarzı tartışmalarına kaptıranlar bu ülkede iktidarı, parayı, şöhreti, keyif almayı ve irili ufaklı her şeyin tayin edicisi olmayı kendilerine ait paylaşılmaz bir imtiyaz olarak görenlerin varlığını unutmasınlar.

Mahalle baskısı, içki, heykel, futbol, basketbol... Kampanyaların ambalajını açın, altından sınır tanımaz iktidar arzusu, bitmek tükenmek bilmeyen bir egemenlik tutkusu çıkar. Bir endişeleri var ama bu giderek azalan iktidar payları ve o payın hayat boyu mücadele ettikleri “millet”in eline geçmesidir. "

Sanırım AKP nin bir kısım sosyal demokrat kesimi toplumun eliti gibi gösterme politikasından sözediyor ilk cümlelerinde Karaalioğlu.

Öncelikle toplumumuzda son on yılda mali elit olarak adlandırabileceğiniz kesim bahsettiği yada bahsetmeye çalıştığı, topluma yön veren kesimin AKP kar odaklarının, sözde islamcıların ve liberallerin elinde olduğunun farkında değil sanırım Karaalioğlu.

"Kampanyaların ambalajını açın altından sınırtanımaz iktidar arzusu, bitmek bilmeyen bir egemenliktutkusu çıkar" demiş.

Demişte işaret ettiği yönün yanlış olduğunu nedense farketmemiş yada farketmek istememiş.

Bu gün her konuşmasıyla muhalefete, medyaya, aydın kesime ve halka yüklenen, bitmek tükenmek bilmeyen iktidar hırsını ve sınırsız egemenlik arzusunu her vesile ile dudaklarının arasından etrafa adeta püskürten bir başbakanımız varken, üstelik bu kişi şuan iktidarın ve mülkün sahibiyim diye feryat ederken, emel ve amellerinde bunu sonderece açık bir şekilde ortaya koyarken sayın Karaalioğlunun kimi eleştirmeye çalıştığını anlayabildiğimi söyleyemeceğim.

Peki kim bu bitmek bilmeyen iktidar hırsı sahipleri ? bakalım isterseniz Meclisimizde 1923 den buyana hangi hükümetler kurulmuş, kimler iktidar olmuş ne kadar süre olmuş da bu hırsı hala taşıyor !

I. İnönü Hükümeti (30.10.1923-06.03.1924) Hayatta Değil
II. İnönü Hükümeti (06.03.1924-22.11.1924) Hayatta Değil
Okyar Hükümeti (22.11.1924-03.03.1925) Hayatta Değil
III. İnönü Hükümeti (03.03.1925-01.11.1927) Hayatta Değil
IV. İnönü Hükümeti (01.11.1927-27.09.1930) Hayatta Değil
V. İnönü Hükümeti (27.09.1930-04.05.1931) Hayatta Değil
VI. İnönü Hükümeti (04.05.1931-01.03.1935) Hayatta Değil
VII. İnönü Hükümeti (01.03.1935-01.11.1937) Hayatta Değil
I. Bayar Hükümeti (01.11.1937-11.l1.1938) Hayatta Değil
II. Bayar Hükümeti (11.11.1938-25.01.1939) Hayatta Değil
I. Saydam Hükümeti (25.01.1939-03.04.1939) Hayatta Değil
II. Saydam Hükümeti (03.04.1939-09.07.1942) Hayatta Değil
I. Saraçoğlu Hükümeti (09.07.1942-09.03.1943) Hayatta Değil
II. Saraçoğlu Hükümeti (09.03.1943-07.08.1946) Hayatta Değil
Peker Hükümeti (07.08.1946-10.09.1947) Hayatta Değil
I. Saka Hükümeti (10.09.1947-10.06.1948) Hayatta Değil
II. Saka Hükümeti (10.06.1948-16.01.1949) Hayatta Değil
Günaltan Hükümeti (16.01.1949-22.05.1950) Hayatta Değil
I. Menderes Hükümeti (22.05.1950-09.03.1951) Hayatta Değil
II. Menderes Hükümeti (09.03.1951-17.05.1954) Hayatta Değil
III. Menderes Hükümeti (17.05.1954-09.12.1955) Hayatta Değil
IV. Menderes Hükümeti (09.12.1955-25.11.1957) Hayatta Değil
V. Menderes Hükümeti (25.11.1957-27.05.1960) Hayatta Değil
I. Gürsel Hükümeti (30.05.1960-05.01.1961) Hayatta Değil
II. Gürsel Hükümeti (05.01.1961-20.11.1961) Hayatta Değil
VIII. İnönü Hükümeti (20.11.1961-25.06.1962) Hayatta Değil
IX. İnönü Hükümeti (25.06.1962-25.12.1963) Hayatta Değil
X. İnönü Hükümeti (25.12.1963-20.02.1965) Hayatta Değil
Ürgüplü Hükümeti (20.02.1965-07.10.1965) Hayatta Değil
I. Demirel Hükümeti (27.10.1965-03.11.1969) Siyaseti Bıraktı
II. Demirel Hükümeti (03.11.1969-06.03.1970) Siyaseti Bıraktı
III. Demirel Hükümeti (06.03.1970-26.03.1971) Siyaseti Bıraktı
I. Erim Hükümeti (26.03.1971-11.12.1971) Hayatta Değil
II. Erim Hükümeti (11.12.1971-22.05.1972) Hayatta Değil
Melen Hükümeti (22.05.1972-15.04.1973) Hayatta Değil
Talu Hükümeti (15.04.1973-26.01.1974) Hayatta Değil
I. Ecevit Hükümeti (26.01.1974-17.11.1974) Hayatta Değil
Irmak Hükümeti (17.11.1974-31.03.1975) Hayatta Değil
IV. Demirel Hükümeti (3l.03.1975-21.06.1977) Siyaseti Bıraktı
II. Ecevit Hükümeti (21.06.1977-21.07.1977) Hayatta Değil
V. Demirel Hükümeti (21.07.1977-05.01.1978) Siyaseti Bıraktı
III. Ecevit Hükümeti (05.01.1978-12.11.1979) Siyaseti Bıraktı
VI. Demirel Hükümeti (12.11.1979-12.09.1980) Siyaseti Bıraktı
Ulusu Hükümeti (20.09.1980-13.12.1983) Siyaseti Bıraktı
I. Özal Hükümeti (13.12.1983-21.12.1987) Hayatta Değil
II. Özal Hükümeti (21.12.1987-09.11.1989) Hayatta Değil
Akbulut Hükümeti (09.11.1989-23.06.1991) Siyaseti Bıraktı
I. Yılmaz Hükümeti (23.06.1991-20.11.1991) Siyaseti Bıraktı
VII. Demirel Hükümeti (21.11.1991-25.06.1993) Siyaseti Bıraktı
I. Çiller Hükümeti (25.06.1993-05.10.1995) Siyaseti Bıraktı
II. Çiller Hükümeti (05.10.1995-30.10.1995) Siyaseti Bıraktı
III. Çiller Hükümeti (30.10.1995-06.03.1996) Siyaseti Bıraktı
II. Yılmaz Hükümeti (06.03.1996-28.06.1996) Siyaseti Bıraktı
Erbakan Hükümeti (28.06.1996-30.06.1997) Siyasi Hayatta
III. Yılmaz Hükümeti (30.06.1997-11.01.1999) Siyaseti Bıraktı
V. Ecevit Hükümeti (11.01.1999-18.04.1999) Hayatta Değil
VI. Ecevit Hükümeti (18.04.1999-03.11.2002) Hayatta Değil
Abdullah Gül Hükümeti (18.11.2002-14.03.2003) Cumhurbaşkanı
I. R.Tayyip Erdoğan Hükümeti (14.03.2003-29.08.2007) İktidar
II. R.Tayyip Erdoğan Hükümeti (29.08.2007- ) İktidar

Bu listeyi üşenmeyip neden yazdın diyenler olabilir. Açık ve net bir biçimde iktidar hırsıyla yanıp tutuşan ve bu emele ulaşabilen, Türk siyasi hayatına damgasını vurmuş insanların kimler olduğunu ve şu anda bu siyasi hayatta hala iddaları olup olmadığını gösterebilmek amacıyla yaptım bunu.

Eh sanırım sizinde farkettiğiniz üzere eski başbakanlarımız, parti başkanlarımızdan pek te hayatta kalan olmamış kalanıda siyaset sahnesinden çekilmiş gibi görünüyor !

Peki kim bu bitmek tükenmek bilmeyen bir egemenlik tutkusu ve iktidar hırsı taşıyan camia ? Sayın Kemal Kılıçtaroğlu'mu, Sayın Devlet Bahçeli'mi, Sayın Necmettin Erbakan'mı, Sayın Numan Kurtuluş'mu, yoksa Sayın Yalçın Topçu'mu ? Ya da bu genel başkanların temsil ettiği kitlelermi ?

Yoksa Laik kesim olarak tabir edilen kitlemi ?

Ortada açık bir hedef olmadığından ben önceki gün Arena stadında başbakanı protesto eden kitle olduğunu tahmin etmek zorunda kalacağım şu durumda.

Tabi sayın Karaalioğlu bu protestoyu yapanların örgütlü hareket ettiği varsayımı ile bu söylem içerisinde olduğundan, bu hareketin her zamanki gibi arkasında birilerini arama ihtiyacı duyduğundan, işaret ettiği kesim laik kesim olsa gerek.

Eh şu durumda kendisine hatırlatmalıyım ki 1982 Anayasasının 2. Maddesinde "Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir." der. Bu tanım bütün bir milletin ilkesini tarif etmektedir. Katılabilir yada katılmaya bilirsiniz, hatta istediğiniz gibi yorumlaya bilirsiniz.

Ama Atatürk İlke ve İnkilaplarını yaşam tarzı edinmiş bir kesimi, iktidar hırsi ile yanıp tutuşan kesim olarak ifade edip "Kendilerini hararetli yaşam tarzı tartışmalarına kaptıranlar bu ülkede iktidarı, parayı, şöhreti, keyif almayı ve irili ufaklı her şeyin tayin edicisi olmayı kendilerine ait paylaşılmaz bir imtiyaz olarak görenlerin varlığını unutmasınlar." diyerek itham ettiğiniz anda size çıkar, "hoop arkadaş orada dur" der bu milletin kurucusunun izinde yürüyenler.

Ve günümüzde AKP kadrolarının, bitmez tükenmez koltuk sevdalarının, ülkenin kaynaklarını yalnızca ekonomik bir eleman olarak gördüğü, bu kaynakları yalnızca kendilerinin haklı ve doğru olduğunu idda ederek hoyratça sömürdüğü, tüm uyarı ve ikazlara rağmen canının istediği gibi sömürmeye devam ettiği, bu sömürününde yalnızca toplumun bir kesimine iktidar, para, şöhret, keyif alma ve irili ufaklı her şeyin tayin edicisi olma fırsatını tanıdığı gerçeğini sayın Karaalioğlu görmezden gelmektedir.

Bugün her önüne gelen akarsuyun önüne inşa edilen hes'ler, neredeyse tüm kamu kuruluşlarında AKP ye yakın olduğu bilinen iş adamlarının aldığı ihaleler, yabancı yerli ayrımı yapılmaksızın özelleştirme adı altında, neye hizmet ettiği bile bilinmeyen konsorsiyumlara satılan kurumlar, her geçen gün bilinçli bir şekilde açlığa mahkum edilen halk, bir de üstüne bu durumu biraz yüksek sesle dile getiren herkese vurulan yafta ve maruz kalınan pervasız azarlar, nedense bir türlü görülmek istenmemektedir.

Ve sayın Karaalioğlu "Bir endişeleri var ama bu giderek azalan iktidar payları ve o payın hayat boyu mücadele ettikleri “millet”in eline geçmesidir." dediğiniz anda size şu cevabı verebilirim ki laik, demokratik ve milliyetçi Türk vatandaşlarının taşıdığı yegane kaygı, Muhafazakar Demokrat sözü ile ortaya çıkan AKP nin kendi görüşü dışında hiç bir fikrin, hiç bir inanç ve hiç bir oluşumun bu ülkede varolmasına izin vermeyeceği günlerin göz göre göre geliyor olmasıdır.

Devam etmiş sayın Karaalioğlu:

"Ama gerçek olan ve Türkiye’nin yüzleşmesi gereken bir büyük problem ve problemli bir zihin yapısı vardır. O zihniyet Cumartesi gecesi Türk Telekom Arena Stadı’nda Başbakan’ı protesto ederek kendisini göstermiştir. Dünya Basketbol Şampiyonası’nda hem Başbakan’ı hem de Cumhurbaşkanı’nı; aslında kendilerine benzemeyen herkesi protesto ederken de gösteriyordu.

Akşam o konserlerde, maçlarda gönüllerince eğlenip sabah masa başına geçerek Türkiye’nin kavuştuğu ekonomik istikrarı bir tuşa dokunup paraya çevirenlerdir. Tuzu kuru, bencil, şımarık, saygısız bir güruh..."

Aklım duracak nerdeyse eğlenip eğlenip, sabah bir tuşla para kazanan güruhmu ? Allahaşkına protestoyu yapan halkın; sabah uyandığında bir tuşla benzinin 4 lira olduğunu, bu sene yine eline ayda 550 Tl net para geçeceğini görüp kış ayında gene aç gene buz gibi bir evde oturmak zorunda kalacağını, bir tuşla oy verilip yine ev sahibinin kendisini evden çıkarmak için yeni bahaneler uydurabileceğini, yine ne zaman işsiz kalacağını düşünmekten başka ne geliyor elinden.

Bugünün iş dünyasına geniş bir açıdan bakmalarını tavsiye ederim kendisine.

Organize sanayi bölgelerinde iş yapıp para kazanabilen kitle hangi kitle ? İş yapamamaktan, durmadan zarar etmekten işçisinin karnını doyurmayı geçtim %46 vergi yüküyle kendi karnını doyurabilmekten aciz hale getirilmiş olan hangi kitle.

Söyletmeyin beni, Millet ya AKP'li olup zenginleşmekte, yada AKP li olmayıp sürüm sürüm sürünmekte.

Sayın Karaalioğlu, ya çıkın sokağa, iş merkezlerini, iş adamlarını objektif bir gözle irdeleyip yazı yazın. Yada işsizlikten, açlıktan inim inim inleyen kesimi şımarıklıkla suçlayacağınıza, pervasızca ve şımarıkça toplumun kalan %53,48'ini ezen anlayışa karşı çıkın.

"Yaşam tarzlarına itiraz edildiğini iddia edenler; pervasız bir şekilde kendilerine benzemeyenlerin, Tayyip Erdoğan’ın, AK Parti’nin, dindarın, muhafazakarın bizatihi yaşam hakkına itiraz ediyorlar." Demiş kendileri.

Laik kesim televizyonlarda grup toplantılarında, Mitinglerde vs araçlarla halkın karşısına geçip "Sekiz yıldır hangi özgürlüğü kısıtladık. Sekiz yıldır kimin yaşam tarzına müdahale ettik. Kimin giyimine kuşamına müdahale ettik. Ne kadar viski, bira tüketiyosun dedik mi. Iksırıncaya, tıksırıncaya kadar içiyorlar. Sekiz yıldır biz yaşam tarzlarına yönelik neyi yasakladık? Mahalle baskısı diyorlar. Hükümete, bakanlara atılan iftiralar bugüne kadar hangi partiye bu boyutta yapıldı?" diyoruz ?

Evet doğru başbakan çıkıpta ey ahali bundan sonra mini etek giymeyeceksiniz, bundan sonra sigara içmeyeceksiniz, bundan sonra içki içenin canına okuruz dememiştir.

Ama pekala bu kesimi hedef göstermiştir, pekala bu hedefi görev edinerek bu baskıyı anadolunun kentlerinde kasabalarında bilfiil uygulanmasını sağlayan gurupların hareketlerine dur denmemiştir.

Zaman zaman CHP kadroları bir takım belgelerle çıkıp, yolsuzluk dosyalarının takip edilmediğini bu dosyaların neden sümen altı edildiğini soruyor olması yanlışmı Sayın Karaalioğlu. Eh tabi yanlış geliyorki durmadan saldırılıyor her türlü bilgi ve belge ile otaya çıkan herkese.

Her şeyi bir kenara koyun ve şu soruya cevap verin, Bir belediye başkanının maaşı 6.754.TL iken, ve başbakan maaşı 9.433.-TL iken Başbakan'ın oğlu Ahmet Burak Erdoğan'ın, Mecit Mert Çetinkaya ile 2007'de kurduğu MB Denizcilik adlı şirket, kuruluşundan 18 gün sonra yük gemisi satın alabiliyor ?

Bu idda değil gerçekse ki öyle, birileri neden adam gibi ve dürüstçe bir hesap kitap ortaya koyamıyor?

Peki ya;

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın oğlu Erkan Yıldırım ve kardeşinin şirketi, TDİ'ye ait Ankara feribotunu ihalesiz olarak kiralanması nasıl gerçekleşebiliyor nerde kaldı KİK ?

Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin çocukları İsmail ve Mustafa Talha Pepe'nin ortak olduğu şirket 9 milyon YTL teşvikle gemi satın alabiliyor ?

Ama vatandaş 27 binliralık girişimci desteğini almak için harcamayı önce kendisi yapması karşılığında ancak %60 ını iade alması nasıl bir adalet anlayışı ? Üstelik kredi çekmek isterse o şirkete kredi tutarı kadar teminat gösteremezse ne kredi alabiliyor, ne de bu ekonomik düzende AKP taraftarı değilse iş yapıp para kazanabiliyor.

Bunlardamı safsata ve hikaye ?

AKP ve kadroları, destekçileri her vesile ile milletin sizi desteklemeyen %53,48'lık kesimini suçlayacak, sınırlamaya çalışacak, susuturmaya çalışacaksınız, sonra bu kesim susumayıncada suçlayacaksınız.

Komik oluyorsunuz artık. ne bu millet oynanan oyunları göremeyecek kadar aptal, nede AKP nin susuturma, yıldırma hatta korkutma politikalarına pabuç bırakacak kadar ödlek. Bu nedenlede, bu kesim AKP ve sizin her vesile ile yerdiğiniz, hazmedemediğiniz protestolarla, aydınlarının, başbakanın her vesile ile yerden yere vurduğu patronlarına bunları işten çıkartın diye feryat ettiği köşe yazılarıyla, demokratik olmak suratiyle her vesile ve platformda sesini duyurmaya bu aymazlığa sömürüye dur demeye devam edecektir.


Kaynaklar :
Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisi
Kütüphane Dökümantasyon ve Tercüme müdürlüğü Sayfası http://goo.gl/kuf5P


Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisi - 1982 Ana Yasası http://goo.gl/AIHmx

Hürriyetport.com 14.01.2011 tarihli "Erdoğan: Tıksırıncaya kadar içiyorlar kime karışmışız? Merkel Türklerden özür dilemeli!" başlıklı haberi http://goo.gl/10LqG

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder