24 Ocak 2011 Pazartesi

Bir Baş Yazara Veda Etmek. (Uğur Mumcuyu Anarken)

Bir baş yazara veda etmek.

18 yıl önce 25 Ocak sabahı henüz daha taze bir delikanlı olduğum yıllarda yine bu günki gibi bir havada Atatürk Bulvarının kuğulu parkın çaprazındaki işyerimden saat 10:00 sularında çıkmış ve çankayadaki bir müşterime görüşme için gitmekteydim.

Randevum köroğlunda daha bir gün önce olağan üstü bir kargaşanın hüküm sürdüğü daha sonradan uğurmumcunun sokağı adını alacak olan Karlı sokakta idi.

Bir gün önce, pazar günü o elim haberi aldığım anı hatırlıyorum. Televizyonda spiker "Uğur Mumcu evinin önündeki aracına yerleştirilen bir bombanın patlaması sonucu suikaste kurban giymiştir." metnini okuduğunda tüm ev ahalisi adeta donup kalmıştı.

Ama uğur mumcu ölmüştü işte !   Uğur mumcuyu babamın kitap merakı saysinde tanımıştım. Güçlü bir kalem, güçlü bir hatip ve araştırmacı olan Mumcu susturulmuştu.

O gün randevuma giderken bombanın patladığı yerdeki çukurun yanından geçmiş bir yandan dualar okurken bir yandanda ailesi için sabır dilemiştim içimden.Bugün bu dileklerimde ne denli haklı olduğumu anlıyorum.

O dönemler bu ve benzeri olaylar sıkça yaşanır olmuştu. Bir yandan aydınlarımız Mossad - ABD - İslamcı üçlemelerini açığa çıkartıp servis yapmaya çalışıyor ülke üzerinde oyunlar oynandığını dile getirmeye çalışıyor bir yandan da gerek aydın kesimin, gerekse askerin bu ve benzeri konuları dile getirebilecek sembolleri ortadan kaldırılıyordu.

Mumcu işte böyle bir dönemde Mossad - Kürt bağlantısı üzerine belgeler ortaya koyabilecek bir çalışması ile ön plana çıkmış ve tam anlamıyla susuturulmuştu işte.

18 yıl sonra bugün o insanın aslında bugün dönen dolapları açığa çıkartıp engelleyecek bir çalışma içinde olduğunu görebiliyoruz.

Ama öldüğü gün sanki bomba düşmüş gibiydi Ankaraya insanlar şaşkın, ürkmüş üzgün ve yaslıydı. Sanırım aynıgün büyük bir yürüyüş düzenlenmiş ve iş arkadaşlarımla beraber o yürüyüşte yeralmıştık.

Hüzün vardı, acı ve kaybolmuşluk vardı, hepimizin yüreğini aydınlatan bir ışık sönmüş yerini tarif edilmez bir karanlık almıştı.

Aradan 18 koca yıl geçti... İslami hareket örgütünün, ibda-c nin ve islami cihadın üstlendikleri eylem sonrası, çok şey söylenmiş ama Rahmetli Uğur Mumcunun cinayetini çözmek adına bir arpa boyu yol alınmamıştır, alınmak istenmemiştir.

Söylenecek o kadar çok şey var ki ama söylemek söyle dursun artık düşünmek bile züldür  bizlere. O büyük yazar, büyük araştırmacı ve büyük hatibimizin cinayeti çözülmedikçe bir saniye bile durmamalı toplumca bu ve diğer faili mechullerin çözülmesi için gerekli makmalara baskı yapmalı , yılmamalı, susmamalı sonuna kadar mücadele etmeliyiz.

Huzur içinde yatamadığın için özür dileriz Uğur Mumcu biz senin emanetini taşımayı bilemedik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder