24 Ocak 2011 Pazartesi

Tunus Devriminin Ülkemizdeki Yankıları

Geçtiğimiz hafta tarihsel bağlarımız olan Tunus Halkı, binlerce işsiz üniversiteli gençten biri olan Muhammed Bouazizi'nin, intaharı ile ayaklandı.

Bu vahim olay; tek geçim kaynağı olan, kendisini bile zar zor doyuran meyve sandığına Zabıtaların zorla elkoymaları Muhammed Bouazizi'nin son umuduna yitirmesine sebep olmuş olacak ki aklı başında kimsenin yapamayacağı bir şeyi yaparak başından aşağıya boca ettiği benzini yine kendi elleri ile tutuşturarak önce kendisini sonrada bütün Tunusu ateşe vermesi ile sonuçlandı.

Muhammet Bouazizi bir kurbandı belki, ama o kıvılcım bir anda bütün ülkeyi sardı.

İşsizlik,eğitimli gençlerin umutsuzluğu, medya ve internete sansür, hükümetin eş-dost ve yakın çevre ile kurulmuş, her yerinden rüşvet akan bir yönetim biçimini uyguluyor olması, adaletsizlik ve fakirlik her neden kaynaklanırsa kaynaklansın Tunus halkı Muhammed Bouazizi nin ölümüyle üzerindeki ölü toprağını silkti ve kolluk kuvvetlerinin baskısına rağmen ayaklanarak hükümeti düşürdü.

Kimileri bunun twitter,facebook, youtube gibi teknolojilerin devrimi olduğunu söylüyorlar. Oysa devrimin altındaki yegane gerçek, açlığa ve adeletsizliğe mahkum edilen kitlelerin, tüm umutlarını yitirdiklerinde bunun mutlaka sonuçlar doğuracağı gerçeğidir.

Romanyada da benzeri bir olay tetiklemişti halk ayaklanmasını.21 Aralık 1989 günü, Çavşesku kalabalığın önüne çıkmış, kendinden emin bir şekilde artık toplumun duymaktan bıktığı klişeleşmiş ve kendini ve icraatlarını öven konuşmalarından birini yaparken, kendinden emin ve kokuşmuş düzeninin yürümeye devam edeceğine kesin gözüyle bakmakytaydı. 

Konuşması sırasında kalabalığın içinden yükselen yaşlı bir kadından geldiği belli olan, titrek ama bir o kadar güçlü bir ses  "Yalan söylüyorsun!.."diye haykıracak ve tarih ayaklanmanın  o sesten kaç saniye sonra başladığını tartışıyor hale gelecektir.

İşte diktatörce yönetilen rejimlerde halkın tepkileri böylesine ani ve çok küçük kıvılcımlarla parlamaya müsait hale gelmektedir.

Tunus diğer Arap ülkelerinde bir domino etkisi yaratır mı ? Açıkçası bunu bizlere zaman gösterecek.
Ama şurası kesin ki siyasal yönetimler Tunus vakasından sonra ellerini başlarına koyup, insanları açlığa,sefalete ve adaletsizliğe sürüklerken iki kere düşünmekzorunda kalacaklardır çünkü Tunus modern dünyanın, günümüzün bir olayıdır. 

Günümüz İktidarları attıkları her adımda; Mikhail Çavuşesku ile Zeynel Abidin Bin Ali ve ailelerinin sonunu akıllarından çıkartmamalılar.

Bugün aydınlarımızdan bağzıları Zeynel Abidin bin Ali'nin Kemalist akımlardan etiklenerek devlet başkanı olduğunu, yönetiminin çökmesinin ise Atatürk ilke ve inkılaplarını uygulamasının nedeni olduğunu açıktan açığa dile getiriyorlar.

Zeynel Abidin Bin Ali'nin Atatürk devrimlerinin etkisiyle iktidar olduğu bir gerçektir. Ancak yolsuzlukları, yönetim anlayışındaki çarpıklık, 23 yılda ülkesine getirdiği fakirlik benzerliğin yalnızca bu ilhamdan ibaret olduğunu net bir biçimde orataya koyuyor.

Günümze  Kemalizmi, Atatürkçülüğü Atatürk İlke ve İnkılaplarını suçlamak, toplumun içerisine düştüğü fakirliği, işsizliği buna bağlamak bir liberallik göstergesi haline gelmiştir malesef.

Oysa bunu idda edenlerin oturup Büyük Nutuk'u okuduklarını hiç sanmıyorum. Genç Türkiye Cumhuriyetinin 1919 - 1938 yılları arasındaki değişim ve gelişimini ise çekemedikleri de gün gibi ortadadır.

Atatürk'ü onun devrimini suçlamak, onun anılarını yavaş yavaş toplumun hafızasından silmek uğraşlarının yegane sebebi, bu günün Türkiye'sinde bir kesimin Atanın devrimlerini varlığını tehdit eden yegane unsur olarak görmesinden kaynaklanmaktadır.

Oysa Tunus devrimi ile Kemalistlere yada Atatürkçü laik kesime atıfta bulunmaya kalkanlar, tam tersine son sekiz yıldır halkı fakirleştirip, bir gecede birilerine kia sorento jiplere binme imkanı tanırken diğer kesimi açlığa mahkum eden, işsizlik artıyor denildikçe yalan yanlış Tüik verileriyle bunun doğru olmadığını kanıtlamaya çalışan, eline geçen her fırsatta adaleti, yargıyı kendi lehine yeniden yapılandırmaya çalışan iktidar ve yandaşlarına kendilerine dönüp ciddi bir hesap muhasebesi yapmak zorundadırlar.

Ancak bunu yapmak yerine, tıpkı Zeynel Abidin bin Ali'nın halkının feryatlarına kulağını tıkması gibi bugünki iktidar sahiplerimizde bizlere kulaklarını tıkamakta, insanlar aç karınlarını doyuramaz hale getirilmektedir.

Buradan bu vesile ile birkere daha AKP ve yandaşlarına sesleniyorum, aklınızı başınıza devşirin lütfen.
Türk milleti devletine hiç baş kaldırmamıştır , çünkü bu güne kadar bu görevi üstlenecek bir ordusunun varolduğuna inanmıştır. Siz bu ordununda susuturulmasını sağladınız, ancak toplumlar bireysel menfaatlerin güdüldüğü liderler sultası değildir. Hiç ummadığınız bir anda küçücük bir ses, küçük bir feryat bu toplumun fitilini ateşleyebilir, çünkü toplum bu noktaya getirilmektedir.

Bırakın onu bunu suçlamayı, demokrasi vaadlerinizi yerine getirin, sansürü, tehdidi bir kenara koyun, toplumun bir kesimini değil her kesimini kucaklayacak eylemlerde bulunun, aksi taktirde bir yaşlı kadın çıkar "Yalan söylüyorsun !" diye haykırır ve sonuçları ülkemiz ve hepimiz için korkunç olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder